yorum: Bülbülü Öldürmek
"İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen
ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır."
1960 yılında yayımlanan Harper Lee'nin eşsiz eseri
"Bülbülü Öldürmek" okuduğum anda unutulmazlarımın arasında yerini
aldı. Kitapta geçen olaylar 1935'li yıllara ait. Dönemini başarıyla yansıtan
roman, ırkçılığı, eşitsizliği, ayrımcılığı, adaletsizliği ve daha bir sürü benzer
kavramı yüzümüze fırlatıyor adeta. Ve şunu sormadan duramıyorsunuz kendinize:
" Biz, insan soyu, 80 yıl sonra hala aynı kavramlar içinde boğulmayı nasıl
başarabiliyoruz?" "Niçin bu çukurdan çıkmamıza izin vermiyor dünyayı
elinde tutanlar?" Söylemeye çalıştığım gibi kitap sadece okumaya değer bir
roman değil, aynı zamanda aydınlatıcı, uyarıcı bir etkiye de sahip okurları
üzerinde.
Çok samimi bir kitap. Bu konudaki avantajının da
büyük oranda, böyle kirli kavramları olanca masumiyetiyle bir çocuğun
gözlerinden yaşatması olduğunu düşünüyorum bizlere. Bu tezat kalbinizi acıtıyor,
ama aynı zamanda gözleriniz sonsuza kadar açılıyor. Acı çeken orta Asya'ya, sömürülen
Afrikalılara, dejenere edilmiş uluslara, gözünüzün içine baka baka söylenen
yalanlara daha fazla duyarsız kalamıyorsunuz. Duyarsızlaşmak bir seçenek değil
demiyorum, lakin bir bedeli var: insanlığımızı öldürmek.
Asla sıkılmadan okuyacağınız, büyük mevzuları
işleyen dev bir eser. 5 üzerinden 500'lük bir efsane. Okumadıysanız şayet zaman
kaybetmeyin derim. Bol kitaplı günler.
Yorumlar
Yorum Gönder